Eski sabahlığımın efendisi iken yenisinin kölesi oldum
Beşiktaş Çarşı’da çok değer verdiğim bir insan ile otururken okudum bu cümleyi. Mekanın sahibi bir çerçevenin içerisine çorap koymuş ve altına da bu cümleyi yazdırarak duvara asmıştı. Yanıma gelen garsona sordum. Bunu asan ile konuşabilir miyim. Şu anda burada değiller dedi. Tamam diyerek kapattım konuyu. Yaklaşık yarım saat o çerçeveye bakarak ne demek olduğunu anlamaya çalıştım.
Birisi geldi yanıma. Neden dikkatli bir şekilde bakıyorsun o çerçeveye diye sordu. Çorabın ve yazılan yanının ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyorum dedim. Sen kimsin diye sordum. Mekanın sahibiyim dedi. Burada olmadığını söylediler dediğimde evimden kameradan izliyordum seni. Sen gitmeden yetişebilmek için koşarak geldim yanına cevabını aldım.
Çorap
Çorabın sendeki etkisi nedir diye sordu. Yanımda 3 sene boyunca taşıdığımı çıkardım. Bakındı ona. Çok mu kalitesiz sanki dedi. Evet öyleydi ama çok iyi ısıtırdı cevabını verdim. Belli dedi. %100 pamuk sanki. Bu çorabın sendeki değeri nedir diye sordu. Bir zamanlar ısıttığı ayağın sahibi daha iyilerini almaya başlayınca bunu evimin bir köşesine attı dedim. Daha iyilerini sandıklarının peşinden gidince de bunu bende unuttu.
Zamanın var mı
Zamanın var mı diye sordu. Çok dedim. Kısa bir telefon konuşması sonrasında hayatımda ilk defa gördüğüm araç mekanın önüne geldi. Hadi biraz hava alalım dedi. Aradan geçen yaklaşık bir saat sohbet ve yolculuk sonrasında Robin’s Nest’de bulduk kendimizi.
Anlattı
Öyle bir anlattı ki çerçevedeki çorabın sahibini. Tam sıkılmaya başladığımı düşünürken yazılan söze geldi muhabbet. Denis Diderot’u anlattı. Onun hayatını, öğretilerini, sabahlığını, yaşadıklarını… Çorabın sahibinin nasıl değiştiğini de öğrenmiştim, Diderot Etkisi’ni de.
Onu bana ver
Çantamda yıllarca yolculuk yapan çorabı istedi. Değerini anlatmaya çalışırken kaybedersin dedi. Bizim mekandaki o çerçevenin içerisine benim çorabın yanına koyacağım. Ne kadar istiyorsan vereyim dediğinde, istediğim zaman onu görebileceksem ve orada kalacaksa al dedim. Söz verdi. Sözünü de yıllardır tutuyor.
Eski sabahlığımın efendisi iken yenisinin kölesi oldum yazan çerçevenin altında 2 çorap. Bir onunkinin birisi ise benimkinin.
Anneanne battaniyesi
Şansım yaver gitti ve öyle bir kazanmaya başladım ki en son aldığım battaniyenin şu anki güncel fiyatı 21000 Türk Lirası. Ama beni örten ve ısıtan anneanne battaniyesi. Son iki yıldır hem de. O en pahalı olan battaniye ise gittiğim evlerde her zaman yatağımın altında.
Üstümde olanın da altımda olanın da efendisiyim. Üstümdeki beni öyle bir ısıtıyor ki… Küçükken harıl harıl yanan sobanın yanında bana verdiği sıcaklığı yaşatıyor. Altımdaki de beni öyle bir üşütüyor ki… Marka bir çorabın giydiği gazaba takılanların zihnime verdiği soğuğu yaşatıyor.
Yanındakiyle yaşlanır aklındakiyle ölürsün
Yanımdaki ile yaşlanmamayı aklımdaki ile ölmemeyi tercih ettim. Yanıma kimseyi süreli almaz iken aklımdakini silemedim. Onların yakınındaki ile yaşlandığını gördüğü ama aklındakiyle yaşamasını izlemesinden hep zevk aldım. Diderot Etkisi’nde kalanların acizliği ile mutlu oldum.
Bütün bunları yaparken en yakın dostum yırtık bir sabahlık oldu. Bu yazımı okuyan sana göre sabahlık, bana göre ise 5 yıl önce aldığım eşofman takımı.
Bir yanıt yazın